Marmara Denizi, 18 Ekim 2023 tarihinde, yerel saatle 14:35'te merkez üssü olan Silivri açıklarında 3 büyüklüğünde bir depremle sarsıldı. Depremin derinliği yaklaşık 7 kilometre olarak belirlenirken, İstanbul ve çevresindeki illerde hissedilmesi, bölge halkında bir panik oluşturdu. Ancak uzmanlar, bu büyüklükteki depremlerin Anadolu fay hattı üzerindeki normal sismik aktiviteler olduğuna dikkat çekiyor.
Marmara Denizi'nde meydana gelen 3 büyüklüğündeki depremin etkileri, özellikle İstanbul’un kuzey bölgelerinde belirgin bir şekilde hissedildi. Depremin ardından birçok vatandaş sosyal medya üzerinden yaşadıkları anı paylaşıp, panik anlarını aktardılar. Çoğu kişi depremin kendilerini korkuttuğunu ancak hasar yaratmadığını vurguladı. İstanbul Valiliği, depremin ardından hemen resmi bir açıklama yaparak, herhangi bir can veya mal kaybı yaşanmadığını duyurdu. Yapılan incelemeler doğrultusunda, depremin yerel ölçekte yaşandığı ve beklenen büyük depremler ile kıyaslandığında daha az yıkıcı sonuçlar doğurduğu ifade edildi.
Uzmanlar, Marmara Denizi'nin sismik aktivite açısından oldukça hareketli bir bölge olduğunu belirtiyor. Tarih boyunca bu bölgelerde birçok büyük deprem meydana gelmiş olup, halkın bu tip doğal olaylara hazırlıklı olması gerektiğini vurguluyorlar. İstanbul gibi büyük bir metropolde, 7.0 veya üzeri bir depremin yaratabileceği yıkım düşünülünce, daha küçük ölçekli depremlerin de bu ölçekteki aktiviteyi işaret eden birer uyarı niteliği taşıdığı ifade ediliyor.
Bu depremle birlikte, vatandaşların deprem bilgisine olan yaklaşımları tekrar gündeme geldi. Deprem sırasında birçok vatandaşın panikle dışarı fırlamaları ve topluca açık alanlara yerleşmeleri, toplumda deprem bilincinin kazandırılması gerekliliğini gözler önüne seriyor. Uzmanlar, halka yönelik düzenlenen derslerin, tatbikatların ve bilgilendirme kampanyalarının artırılması gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, depreme karşı alınması gereken önlemler hakkında vatandaşların sürekli bilgilendirilmesi gerektiğini ifade ediyorlar. İstanbul'un yapı stoğunun iyileştirilmesi ve eski binaların güçlendirilmesi de tartışılan konular arasında yer alıyor.
Son yapılan araştırmalara göre, İstanbul deprem tehlikesi altında yaşanan bu tür sarsıntıların, insanların farkındalığını artıracağı düşünülüyor. Bölgedeki uzun süreli sismik sessizlik, halkta "deprem yok" algısına neden olmuş; buda bazı önlemlerin alınmamasına yol açmış olabilir. Ancak son depremlerle birlikte, herkesin bu konuyla yeniden ilgilenmesi ve dikkatini artırması gerektiği aşikar.
Marmara Denizi'nde yaşanan bu depremin, seismik takip sistemleri üzerinde nasıl bir etki bırakacağı, özellikle de önümüzdeki aylarda sıkça tartışılacak konular arasında yer alıyor. Uzmanlar, bu tür küçük depremlerin büyük depremlerin habercisi olabileceği konusunda uyarıyor ve vatandaşların daima tetikte olmalarını, güvenli yaşam alanları oluşturma işbirliğini desteklemelerini istiyor.
Sonuç olarak, Marmara Denizi'ndeki bu deprem, bir yandan bölgedeki sismik hareketliliği gözler önüne sererken, diğer yandan ise halkın deprem bilinci ve hazırlık konusundaki eksikliklerini ortaya koydu. Deprem gerçeğini unutmamak ve her an karşılaşabileceğimiz bu doğal afetlere karşı hazırlıklı olmak, hem bireysel hem de toplumsal bir zorunluluk olarak ortaya çıkıyor. Yaşanan bu olay, yeni bir farkındalık sürecinin başlaması için bir fırsat olarak değerlendirilmeli.