Son günlerde yaptıklarıyla dikkatleri üzerine çeken yerel sanatçı, tarihi eserleri andıran yaratımları ile hem sanat dünyasında hem de sosyal medyada adından sıkça söz ettiriyor. “Tarih rüzgarını sadece üç günde estiriyorum” diyen usta sanatçı, eserlerinin kimilerine göre tarihî birer reprodüksiyon, kimilerine göre ise sanat eserleri olarak tanımlanması gerektiğini belirtiyor. Göz alıcı detaylar ve büyük bir özenle üretilen bu eserler, adeta zaman yolculuğuna çıkmış gibi hissettiriyor. Ancak sanatçının bu eserleri satmak gibi bir niyeti yok! Eserlerini, insanlarla paylaşmanın ve kültürel mirası yaşatmanın peşinde.
Sanatçının yeteneği, eserlerinin detaylarında gizli. Her bir coskusal parça, özgün bir hikaye barındırıyor. Eserlerini inceleyenler, onun sadece bir sanatçı olmadığını; aynı zamanda tarihî bir anlatıcı olduğunu düşünüyor. Sanatçının verdiği bilgilere göre, çalışmaları Inca döneminden ilham alıyor. Bu dönem, karmaşık kültürel yapıları ve estetik değerleri ile günümüzde de hala etkisini hissettiriyor. İşte bu yüzden sanatçı, geçmişe olan hayranlığını eserlerinde yaşatmayı seçti.
Görsel ve teknik olarak oldukça zengin olan eserlerine bakanlar, kendilerini antik bir uygarlığın içinde buluyor. Her biri, farklı bir hikaye sunuyor ve ziyaretçiyi derin bir estetik yolculuğa çıkarıyor. Genel anlamda sanatçının Yüz Yıllar Önce Yaşamış İnsanların Hayatı Teması üzerine yoğunlaştığı gözlemleniyor. Ele aldığı konular arasında tarım, astronomi ve toplumsal yaşam gibi unsurlar öne çıkıyor. İlk eserlerinde bu temaların işlenmesi, onun kendi kültür mirasına olan saygısını da gösteriyor. Birçok kişi ona, “Üç günde ne kadar detaylı bir çalışma yapıyorsun, nasıl bu kadar hızlı ve kaliteli olabiliyorsun?” diye soruyor. Cevabı ise oldukça samimi: “Sevgiyle çalışıyorum, işiyle barışık olan biri için zaman yalnızca bir kavram.”
Sanatçının eserleri sadece göz alıcı değil; aynı zamanda toplumsal etki yaratma potansiyeline de sahip. Tarihi eserlerin çağdaş yorumlarıyla bir farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Yani, geçmişten gelen kültürel unsurları modern sanata taşıyarak, insanların tarihi eserlerin ve kültürel mirasın önemini anlamalarını istiyor. Bu bağlamda, “Eserlerimle sadece görsel bir şölen sunmakla kalmıyorum; aynı zamanda izleyicileri sorgulamaya ve düşünmeye itiyorum” diyor.
Gelecek planları arasında sergi açmak ve topluluk ile daha fazla etkileşimde bulunmak isteyen sanatçı, eserlerini farklı mekanlarda sergilemeyi düşündüğünü, ama kesinlikle ticari bir amacının olmadığının altını çiziyor. “Eserlerimi satmayı düşünmüyorum. Onlar, benden bir parça; sadece insanlarla paylaşmak istiyorum” sözleriyle bu konudaki kararlılığını vurguluyor.
Sonuç olarak, bu yetenekli sanatçı, sadece eserleriyle değil, aynı zamanda sanat anlayışı ve geçmişe olan bağlılığıyla da birçok insanın ilham kaynağı haline geliyor. Kısa sürede gerçekleştirdiği bu harika projeler, el emeği ve yaratıcılıkla besleniyor. Gelecekte açacağı sergiler ve yapacağı diğer projeler ile daha fazla kişiye ulaşmayı umuyor. “Fakat benim amacım sadece sanat yapmak değil; aynı zamanda kültürel mirasımızı yaşatmak ve bu mirası gelecek nesillere aktarmak” diyor. Bu tutkulu sanatçı, tarihsel unsurları modern yorumlarıyla birleştirerek, hem sanatı hem de tarihi yeniden tasarlıyor.